Kişi Başına Gelirimiz 20 Bin Doları Geçecek

2025 – 2027 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Programa (OVP) göre 2027 yılında Türkiye’nin cari fiyatlarla GSYH’si 1.774 milyar dolara, yıl ortası nüfusu 86.856 bine ve cari fiyatlarla kişi başına geliri de 20.420 dolara ulaşacak. Kişi başına gelirimizin 20 bin doların üzerine çıkması demek orta gelir tuzağından çıkmamız anlamına gelecek. Yeni yayınlanan OVP’ye göre böyle bir hayalimiz olduğu anlaşılıyor. Çevremize baktığımızda bu hayalimizi haklı kılacak bir yaşam sürenlerin sayısına göre böyle bir yaşamın yanından bile geçemeyecek olanların kat kat fazla sayıda olduğunu görebiliyoruz. TÜİK tarafından yapılan gelir dağılımı araştırmaları da nüfusun yüzde otuzunun iyi durumda olduğunu, yüzde yetmişinin ise bu durumdan oldukça uzak yaşadığını ortaya koyuyor. Dolayısıyla ortalama geliri gösteren kişi başına gelir, aslında anlamlı bir ölçü değil. Biz de bu ölçümler doğru mu diye sorarak işin en başından yola çıkalım.

Bir ülkede bir dönemde gerçekleştirilen fiziksel mal üretimiyle hizmet üretiminin piyasada geçerli fiyatlar cinsinden toplamı bize cari fiyatlarla GSYH’yi (GSYH CF) verir. Bu hesaplama, doğal olarak ülkenin ulusal parasıyla yapılır. Yani Türkiye’de GSYH CF Türk Lirasıyla hesaplanır.

Bu hesaplarda üzerinde durulması gereken iki konu vardır: (1) GSYH’nin dolara çevrilmesinde kullanılan yıllık ortalama dolar kuru piyasada serbestçe oluşuyor mu yoksa müdahale altında mı? (2) Nüfus doğru hesaplanıyor mu?

Öncelikle GSYH’nin dolara çevrilmesi meselesini ele alalım.

Yalnızca peynir, ekmek ve su üretilen bir ekonomi düşünün. Bu ekonomide bir yılda 500.000 kilo peynir, 20.000.000 adet ekmek ve 30.000.000 şişe su üretiliyor ve peynirin kilosu 300 lira, ekmeğin adedi 15 lira, suyun şişesi 5 lira olsun. Bu durumda bu ekonomide GSYH CF şöyle hesaplanır.

GSYH CF = (500.000 x 300) + (20.000.000 x 15) + (30.000.000 x 5) = 600.000.000 lira.

Yine varsayalım ki bu ekonomide söz konusu yılın ortalama dolar kuru 1 dolar = 5 lira olsun. Bu durumda dolar cinsinden GSYH CF

GSYH CF USD = 600.000.000 / 5 = 120.000.000 dolar olacaktır.

Diyelim ki bu farazi ülkede enflasyon olmadığı halde Merkez Bankası faizi yüzde 5 olarak belirlemiş ve bankalar da mevduata bu faizi uygulamış olsunlar. Bu durumda bu ülkeye, faiz kazanmak amacıyla dışarıdan döviz girişi olur (carry trade.) Çünkü kur eğer oynamıyorsa ve verilen faiz döviz faizine dönüşür. Yani ülkeye dolar getirip TL’ye dönerek mevduat yapanlar yüzde 5 faizi aldıklarında tekrar dolara dönerse bu yüzde 5 faiz dolar faizi haline gelmiş olur. Bu şekilde dolar girişi artarsa ülkede dolar bollaşacağı için kur düşer. Diyelim ki dolar/TL kuru bu gelişme sonu 4 TL’ye düşmüş olsun. Bu durumda aynı yılın GSYH’si şöyle hesaplanır:

GSYH CF USD = 600.000.000 / 4 = 150.000.000 dolar.

Üretimle ilgili herhangi bir değişiklik olmadığı halde sadece kurdaki düşüş nedeniyle GSYH yüzde 25 yükselmiş görünmektedir.

Demek ki, faizi yükseltip kuru sabitlemek mümkün olduğunda GSYH dolar cinsinden çok daha yüksek görünebiliyor. Kuru sabitlemek hatta düşürmek iki şekilde mümkün olur: (1) Merkez Bankasının rezervlerini kullanarak piyasaya döviz satmasıyla. (2) Yukarıda değindiğimiz gibi carry trade ve kasalarda saklanan dövizlerin bankalara gelip TL mevduat haline gelmesiyle, Bizde önce ilki sonra da ikincisi yapıldı ve yapılmaya devam ediyor.

Şimdi de nüfus meselesini inceleyelim.

Nüfus meselesi GSYH’den kişi başına gelire geçişte öne çıkar. Hesaplama şu formülle yapılır:

Kişi Başına Gelir CF USD = GSYH CF USD / Yıl ortası Nüfusu

GSYH CF bir yılı kapsadığı için dolara çevrilirken o yılın yıllık ortalama kuru esas alınır. Aynı şekilde kişi başına gelire geçilirken de o yılın yıl ortası nüfusu esas alınır.

Yukarıdaki farazi ekonomi örneğine dönelim ve diyelim ki bu ekonominin yıl ortası nüfusu 10.000 kişi olsun ve dolar kuru da müdaheleyle ve diğer yöntemlerle 4 TL’ye düşürülmüş olsun.

Kişi Başına Gelir CF USD = 150.000.000 / 10.000 = 15.000 dolar

Böylece üretimde artış olmadığı halde cari fiyatlarla dolar cinsinden kişi başına gelir yüzde 25 artmış görünür.

Şimdi bu hesaplamada eğer yıl ortası nüfus 10.000 yerine 9.500 alınırsa durum ne olur? (kurun 4 TL’ye düşürülmüş olduğu varsayımıyla):

Kişi Başına Gelir USD = 150.000.000 / 9.500 = 15.789 dolar

Böylece bir yandan dolar kurunun baskılanması bir yandan da yıl ortası nüfusunun düşük gösterilmesi sonucu kişi başına gelir birden yüzde 32’ye yakın yüksek gösterilmiş olur. Türkiye’nin nüfus artış hızındaki gelişme dikkat çekicidir (tabloda kullanılan veriler için kaynak: TÜİK, https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Adrese-Dayali-Nufus-Kayit-Sistemi-Sonuclari-2023-49684 )

Nüfus artış hızımız, ilginç bir biçimde, son yıllarda hızlı bir düşüş sergiliyor. Nüfus meselesinde bir de sığınmacılar var. Onların ürettikleri mal ve hizmetler GSYH hesaplarına katıldığı halde kendileri nüfusa dâhil edilmiyor ve kişi başına gelire geçilirken esas alınan nüfus onların yer almadığı bir nüfus oluyor. Kural olarak burada bir sorun yok, çünkü uluslararası GSYH hesaplamalarında da aynı yöntem kullanılıyor. Tabii uluslararası hesaplamalarda sığınmacı denildiğinde öngörülen oran nüfusun yüzde birini ikisini geçmiyor. Eğer bu, bizdeki yüzde 10 gibi bir orandaysa işler biraz farklılaşıyor. Sığınmacılar toplam nüfusun yüzde biriyse kişi başına gelir sığınmacılar nüfusua katılsa da katılmasa da fazla değişmez ama eğer oran yüzde onsa çok şey değişir. Sonuçta toplam geliri, sayıları toplam nüfusun yüzde onunu bulan sığınmacılarla paylaşmak zorunda olduğumuz için kişi başına gelirimiz gerçekte, göründüğünden daha düşük demektir.

GSYH hesapları ve kişi başına gelirin hesaplanmasında bütün dünyada çok ciddi sorunlar olduğu bir gerçek. Verilerin iyi derlenemediği ve denetlenemediği, piyasanın tam olarak serbest olmadığı, sığınmacı sayısının toplam nüfusun önemli bir oranına yükseldiği, dolarizasyona açık ama kurun denetim altında tutulmaya çalışıldığı bir ekonomide GSYH hesapları çok daha ciddi sorunlar taşır ve o nedenle illüzyona çok açıktır.

Piyasa ekonomisi sisteminde eğer sermaye hareketleri serbestse (yani insanların döviz alması, parasını yurtdışı varlıklara yatırması ve yabancıların parasını buraya getirmesi serbestse) hem faizi hem kuru denetlemek mümkün olmaz. Buna imkânsız üçlü deniyor. Bizde bu imkânsız üçlü imkânlı üçlü gibi işliyor. Yani görünüşe göre hem sermaye hareketleri serbest hem de Merkez Bankası faizi ve kuru kontrol ediyor. Görünüşe göre dedim çünkü bizde anladığımız anlamda bir serbestlik yok. Ne sermaya hareketleri tam anlamıyla serbest ne faiz serbest ne de kur serbest. Hepsi derece derece ve zaman zaman kontrol atında bulunuyor. Bu kadar kontrolde bir süre sonra sorunlar çıkmaya başlaması doğaldır. Bir zaman sonra ilk olarak kur elden gider sonra faiz. Sonra gerçek nüfus çıkar ortaya ve birden 20 bin dolarlık illüzyon yarı yarıya düşüverir. 

Ek: GSYH ve Kişi Başına Gelirin Kuru Baskılamaya ve Nüfus Sayımına Farklı Yaklaşıma Göre Hesaplanmasının Açık Gösterimi



Yorumlar

  1. Ali cengiz oyunları. Sorun şu ki Türkiye'nin gerçekten aşağı yukarı 18-20k gelire 10 seneden az bir süre içinde çıkması gerekiyor, ali cengiz oyunsuz. Çıkmazsa bu demografiyle hiç bir şekilde kurtaramaz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim öyle bir oyunum yok.

      Sil
    2. Hocam sabit kur ve bu mevduat faizi ile bir nevi süber bono uygulaması yapıl mıyor mu şuan

      Sil
  2. Mahfi bey boyle bir manipulasyonun amaci nedir? Secimlerde bu verileri kullanarak halki aldatmakta mumkun gorunmuyor. Yabanci sermayeninde yalancilar kadar aptal olacagini dusunmuyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok basit GSYH'yi ve kişi başına geliri sürekli artıyormuş gibi göstererek başarılı görünmek.

      Sil
    2. Aslında yabancı yatırımcıyı etkilemek için yapılıyor diye düşünüyorum. Belki daha fazla dolar borçlanmak belki doğrudan yatırım almak için yapılan gösteriler gibi. Millet zaten ikiye bölündü yiyenler ve yemeyenler. Yiyenlerin çocukları da yemezler moduna girince eğitim sistemine saldırdılar ama ne yapsan yemezler artık o çocuklar da. Daha önce bir arkadaş yazdı şark kurnazlığı köylü kurnazlığı diye durum bu gerçekten ama ne yapsan olmaz artık momentum oluştu bir kriz dolar 100-150 arası dalgalanır ve tüm sistem sil baştan kurulur.

      Sil
    3. Mahfi Hocam Merhaba, Türkiye de genele bakıldığında ekonomik darboğaz olduğu aşikar devletin 2020 ile 2023 mayıs arasındaki bastığı karşılıksız paraları Borsa ile yakmaya çalıştığı kanaatindeyim. Sizlerin bu konuda bir yorumunuz varsa dinlemek isterim. Saygılarımla.

      Sil
    4. Çok başarılı bir değerlendirme TEBRİK EDERİM.

      Sil
    5. Ne basarisi hocam ne dogum orani benim anlamlandiramadigim seyler sunlar.diyelim mi 100 kisiyiz 60 imiz 20k kazaniyoruz 30 umuz 40k kalan 10u 500k kazaniyoruz ve ortalama bu deniyor. Kime ne ortalamasini anlatacaksin 60imiza mi? Ve biz acliktan cocuk yapamiyorsak.. Bize bizim zenginlestimizi mi anlatacaksin..?

      Sil
  3. hocam her zamanki gibi çok faydalı bir yazı olmuş. bir sorum olacak. cari fiyatlarla gsyh'nin doğruluğu noktasında da bir tartışma var mı? (tüik enflasyonu/gündelik hayattaki gerçekler gibi) yine aynı konuyla bağlantılı olarak deflatör ile enflasyon arasındaki farka (fazla yüksek değil mi?) ilişkin bir değerlendirmeniz var mı? saygılar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Var tabii. Bu konuda Korkut Boratav ve rahmetli Tuncer Bulutay hocaların TÜİK'e sundukları bir rapor vardı. Verilerin yanlış yerlerden ve yanlış toplandığına ve değerlendirildiğine ilişkindi. Tabii ki kimse aldırmadı.

      Sil
    2. Hoca bir önceki yazısında deflatör ile enflasyonun birbirine yakın çıktığını yazmıştı. Yani fazla yüksek bulmamıştı.

      Sil
    3. hocam o raporu yayımlandığında okumuştum (yanlış hatırlamıyorsam 2018'di) ancak köklü bir eleştiri değildi diye anımsıyorum. Bazı hesaplama metodlarının değişmenin önceki yıllarla karşılaştırmayı imkansızlaştırması ve inşaatın sektör payının artırılmasını eleştiriyordu.Verilerin yanlış toplandığı gibi bir tespit yoktu, bazı usül hataları yapılıyor olabilir gibi bir uyarı vardı. Tabii siz daha iyi değerlendirirsiniz.Saygılar

      Sil
  4. Hocam TÜİK'in nüfüs artış hızı verilerinin de güvenilir olmadığını ve bunu kişi başı GSYH'i yüksek çıkarmak için manipüle ettiğini söylüyorsunuz. Bu ilk kez duyduğum bir eleştiri. Umarım doğru değildir. O zaman açıklanan hiçbir veriyi anlamaya,analiz etmeye ,sonuç çıkarmaya çalışmayalım.Boş yere yorulmayalım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben öyle bir şey söylemiyorum sadece "bayram değil seyran değil nüfus artış hızı nasıl böyle birden düştü" diye soruyorum. Maalesef bir kurum bğir alanda güvenilirliğini yitirdiğinde öteki alanlarda da güvenilmez hale geliyor.

      Sil
    2. Evet söylemiyorsunuz ama ciddi bir imada bulunuyorsunuz ve bunu söyleyen ilk kişisiniz. Umarım yürekli gazeteciler sizin yazınız sonrası bu konuyu araştırır.

      Sil
    3. Yarınki Cüneyt Özdemir ve Fatih Altaylı yayınlarına malzeme çıktı. "TÜİK kişi başı GSYH'i yüksek göstermek için nüfus verilerini manipüle mi ediyor?"

      Sil
    4. "TÜİK kişi başı GSYH'i yüksek göstermek için nüfus verilerini manipüle mi ediyor" gazeteciler için herhalde en son malzeme olur. Kişiye göre adalet var, ekonomi var,nas var,OVP var, Yap-işlet-devret var,KİK var, cinayetler var, mülteciler var, depremde yardım gitmediğinden ölen-uzvunu kaybeden binler var, inithar vakaları var, cemaatler var, ....

      Sil
    5. Muharrem12 Eylül 2024 12:12
      Konunun gündem olmasını istemeyen bir akpli gelmiş yine.Siz neden ahaber izlemiyorsunuz?

      Sil
    6. Önemli malzemeleri gazeteciler işlemesin değil mi Muharrem Bey? Gerçekten üzülüyorum , bu ülke sizin zihniyetinizden ne zaman sıyrılacak. Çok acı. Yaşasın laik ,demokratik Atatürk Cumhuriyeti.

      Sil
    7. Adsız eküriler sizler tam bi iktidar yandaşları olmuşsunuz. okuduğunuzu anlayıp ama, yazılanı manipüle etme peşindesiniz. yemezler!!! gidin kardeşiniz sisi ye, rahip brunsona, fetöye ve akp ye anlatın derdinizi.

      Sil
    8. Nüfus artışının düşük çıkmasının nedeni 2021 2022 Covid ve 2023 deprem ölüm verilerinin düzgün verilmemiş olması olabilir. Düzeltmelerle hesabı denk getirmeye çalışınca böyle oluyor muhtemelen.

      Sil
    9. depremde açıklanan vefat sayısı ile gerçek sayı arasındaki farktan kaynaklanan bir çelişki aynı fark covid senelerinde de gözlemlendi

      Sil
  5. Yazınızı okurken siyasi iktidarın hiçbir sorumluluğu yokmuş gibi yönetmekten uzak "hele bir yola koyulalım duruma bakalım önlemini de ona göre alırız" zihniyeti ile ülke yönetildiğini anlatıyorsunuz aslında. Hem yapısal sorunlar hem de yanlış ekonomi yönetimi ile Türkiye uçurumda yuvarlanıyor. Yazık oldu. Genç nüfusun geleceği çalındığı gibi sırtına çok ağır bir yük bildirildi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet ne yazık ki tam olarak bakkal hesabıyla gidiyoruz.

      Sil
    2. Turkiye bence rulette cift 0 bekleyen insanlarla ayni durumda..

      Sil
  6. Hocam 2022 Eylül'de açıklanan OVP'de 2025 yıl sonu GSYH 1.065 milyar USD, kişi başı GSYH 10.065 USD tahmin edilmişti. 2023'te bile bu rakamların üzerine çıkıldı. Şimdi 2027 hedefi bana çok imkansız gelmiyor. Önemli olan , iktidar makul politikalara devam edecek mi, yoksa yine nas politikaları gibi makul olmayan bir çizgiye savrulacak mı? Ben bugünkü politikalar istikrarlı bir şekilde sürdürülürse 2027 hedeflerini uzak görmüyorum. (Not: 2027'de bu yorumuma dönüp size tekrar yazacağım hocam:) )

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Elbette. Eğer yazdığım gibi bir yöntem izlenirse hedefler aşılabilir bile. Ama gerçek yaşamda değil.

      Sil
  7. Gerçekten ders gibi. Her bir analizinizin üzerine kafa yoruyorum. Şimdilik sadece teşekkür etmek istedim. İlerleyen günlerde sorularımla tekrar döneceğim hocam.Saygılar,

    YanıtlaSil
  8. Hocam konuyu biraz matematik bilgisi olanların anlayacağı şekilde her zaman ki gibi kısa ve öz anlatmışsınız. Bill Gates Excelin bu amaçla kullanıldığını duysa Microsoft'un Türkiye lisanslarını iptal eder mi?

    YanıtlaSil
  9. Hocam bu tuik hesapları 2030 da kişi başıgelirin 30 bin dolar seviyesine geleceğini müjdeliyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 50 bin de olabilir, kuru ne kadar baskılayacağımıza bağlı.

      Sil
    2. Hocam , kur baskılanarak sorunlar çözülebilseydi, 2021 krizi olmazdı. Ne kadar rezerv yakılsa da kurun yükselmesi engellenemedi. Yani bugünkü tabloyu da sadece kur baskılanıyor perspektifinden okumanın hatalı olduğunu düşünüyorum.

      Sil
    3. Hocam kurlari city of london baskiliyor. Bu iktidar başarısı degil. Eğer taviz siyaseti basari ise bu iktidar cumhuriyet tarihinin en başarılı iktidarı o halde. Yani ne kadar taviz o kadar sıcak para. Ne demişler borç alan emir alir. Eh cumhuriyet tarihimizin acik ara en cok borc alan iktidari ile yaşıyoruz. Küresel sermayeye en cok taviz veren iktidari ike karşı karsiyayiz. Zaten oyke olmasaydı dolar kuru bugun en az 70 tl idi.

      Sil
    4. Dilin kemiği yok, balık hafızası var. İstediğin kadar yalanı at. Karşılığı varmı? 2024 emekli yılı ilan edildi. Emekli derken ülkeyi emekliye ayıracaklar herhalde.

      Sil
    5. Turkiye bence 3 sene ponzi oyunu kurmayi planlamis..

      Sil
  10. "Tabii uluslararası hesaplamalarda sığınmacı denildiğinde öngörülen oran nüfusun yüzde birini ikisini geçmiyor."
    Hocam tespitinizde hata olabilir mi? Gelişmiş ülkelerde immigrant oranı %14-15 seviyelerinde.
    https://en.wikipedia.org/wiki/List_of_sovereign_states_by_immigrant_and_emigrant_population#cite_note-2

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İmmigrant göçmen karşılığı. Sığınmacı ise refugee karşılığı. İkisi arasındaki fark göçmenin vatandaş vey6a benzeri statü alması sığınmacının geçici olarak bulunması. Bizdeki büyük çoğunluk sığınmacı statüsünde bulunuyor.

      Sil
    2. Hocam bayadır araştırıyorum ama ben daha bu konuda netliğe ulaşamadım.Yani kişi başı GSYH hesaplamasında göçmenler alınıyor mu, sığınmacılar alınmıyor mu? (Ya da hesaplamada göçmen -sığınmacı ayrımı yapılıyor mu?) Biz nasıl uyguluyoruz, diğer ülkeler nasıl uyguluyor? Sizin önerdiğiniz bir kaynak site var mı? Ben net bir sonuca ulaşamadım.
      Örneğin, araştırma yaptığım bir kaynakta Almanya Ukrayna'lı sığınmacıları toplam nüfusa dahil ettiğini ve kişi GSYH hesaplamasını bu toplam nüfus üzerinden yaptığını gördüm.Ama resmi kaynaktan doğrulatamadım.
      Yapacağımız eleştiriyi rakamsal somut bir veri üzerine oturtmak için sizin belki de bu konuya eğilmenize ihtiyacımız var.saygılarımla,

      Sil
    3. Hocam kişi başına gelirimiz 20 bin doları geçeceğine göre vatandaş olarak daha büyük bedeller ödemeye hazırmıyız?

      Sil
    4. Boşverin hocam.bu halk cok sever ali cengiz oyunlarini. Bu illüzyonistleri oyunculari cok sever. O yuzden ulkenin burnu asla b..an cikmaz. Cikamadigi b..u da sizin cok guzel ozetlediginiz oyunlarla örter.

      Sil
  11. Hocam nüfus artış hızının dolayısıyla nüfusun düşük gösterilmesi seçim yolsuzluğunu da beraberinde getirir. İddianız vahim ve sadece ekonomik değil.

    YanıtlaSil
  12. Peki hocam nüfus artış hızı gerçekten düşüyorsa siz bunu olumlu mu, olumsuz mu buluyorsunuz?
    Türkiye'nin genç nüfustan kaynaklı fırsat avantajını çok erken kaybetmesi değil midir nüfus azalması ve yaşlanması?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bilimden kopuk bir ülkede nüfus artış hızının yavaşlaması olumsuzdur. Öte yandan Türkiye'nin genç nüfusu nitelikli bir çoğunluk değil. O nedenle de bir avantaj oluşturmuyor.

      Sil
    2. Türkiye genç nüfus avantajını kaybetti.

      Şu anda en kalabalık nüfus 39-42 yaş arası nüfus ülkede.

      Nüfus artışı doğum yerine ölüm oranlarının azalması ve nüfusun yaşlanması sebebiyle artıyor.

      Şu anda 5 yaşın altında olan nüfus, çalışmaya başladıklarında aşırı yüksek bir emekli nüfusu beslemek zorunda kalacaklar.

      Yani genç nüfusun sermaye yaratıp, yeni ürünler üretip, ürettikleri ürünlere pazar bulma şansı bitti denilebilir.

      70li yıllar ve 80li yıllar bu açıdan en iyi yıllar arasındaydı. O dönemlerde emekli olanları hatırlarsınız, bir çokları emekli ikramiyesi ile ev alırdı.

      Tanıdığım pek çok devlet memuru o dönem emekli olduklarında yazlık ev ve bir araba almıştı.
      Çünkü o nüfusun çalışmalarından emeklilik sistemine aktardıklarıyla kendilerinden çok az sayıda emekliye bakarlardı.

      Şimdilerde, emekli ikramiyesinin kalkmasının yanında, emeklilerin evi varsa bile emekli aylıkları geçinmelerine güç bela yetiyor.

      Sil
    3. Yaklaşık 10 yıl boyunca nüfus artış hızı 2'nin altında kalıp sonrasında tekrar 2'ye dönebilir. Bir çok örneği var. Sıkıntı, artış hızı 10 yıldan fazla 2'nin altında kalırsa geri dönülmez hale evriliyor. Ha tabi export based ekonomi olmaya oynarsanız, becerebilirseniz ve geopolitik şartlar da uygunsa 40-50 yıl hatta belki daha da fazla götürebilirsiniz 2'nin altında seyrederek. Almanya mesela 80'lerde 2'nin altına inmişti.

      Sil
    4. Adsız12 Eylül 2024 09:54
      Almanya'da 1972'den beri yıllık ölüm sayısı, yıllık doğum sayısından fazla.Yani şu demek oluyor ki, göç almasaydı Almanya nüfusu azalacaktı.

      Sil
    5. Almanya nüfusunun artışı göçmenlerden geliyor, tıpkı Türkiye günümüz nüfusu gibi.
      Rusya, Japonya gibi göçmen dostu olamayan ülkelerin nüfusları düzenli olarak azalıyor.

      Almanya, ancak ve ancak ortadoğu ve kısmen afrikadan göç toplayabiliyor.
      Hintli ve Çinliler için Almanya cazibe merkezi değil.
      Sosyal demokrat değerlere bağlı bir Avrupa birliği,
      Batı Avrupa kültürünün de ölümünü hazırladı.

      Eskiden, Batı Avrupa ülkelerine; İtalya, Yunanistan, Bulgaristan, Polonya, Romanya gibi ülkelerden göçenler gider, o nüfus İngiltere, Almanya ve Fransaya hızla uyum sağlardı.

      AB üyelikleri ile bu nüfus kendi ülkesinde kalmayı tercih edince iki alternatif çıktı.

      Rusya ve Türkiye. Ancak hem Rus hem de Türklerden 90lı yıllarda göç edenler eğitimli kesim oldu. Yani, ekonomiye pozitif katkı yapsa bile sayısı az kesim.

      Ayrıca yaşı ilerlemiş, çoğalamayan, yeni asimile nesil üretemeyen bir kesim eğitimli Türk ve Ruslar.

      AB ye lazım olan ise, genç, çoğalma kabiliyeti olan Türk ve Rus nüfustu.
      Bu nüfus, hem Türkiye hem de Rusyada büyük şehirlere göç etmeyi tercih etti.

      Rus ve Türk'ün yetersizliği, AB yi ortadoğuya yöneltti. Hintlilerin yokluğunu İngiltere de Pakistanlılar doldurdu. Bu nüfus da AB kültürü ile uyumsuz, AB kurallarındaki açıkları farkedip hızla nüfuzlarını artıran ülke vatandaşları.

      Misal, bir Pakistanlı arkadaşımız, Londra da eşiyle vatandaş olduktan sonra, eşini sözde boşayıp, Pakistandan ikinci, ardından onun vatandaşlığından sonra da üçüncü, dördüncü kişileri vatandaş yapıyor.

      İlk eşinden olan çocuklara ve eşine ise İngiltere devleti sosyal devletçilik adına bakıyor.

      Bir kısım Ortadoğulular AB vatandaşlığını para karşılığı evlilikle kendi vatandaşlarına satıyor.

      Bu suistimallerin hepsi yasal, AB kültürünü ve kaynaklarını azaltan unsurlar.

      10 milyon ortadoğulu AB vatandaşı olursa, yirmi yıl sonra, hiç yeni göç olmasa bile, tamamen yasaları suistimal ederek sayılarını 60 milyon üzerine çok rahat çıkarabiliyorlar.

      Türkiye'nin önemi ve Sn Erdoğan'ın göçmenleri salarız bakın söyleminin yüksek etkisi de bundan.

      Bir bakıma Sn Erdoğan'ın göçmenleri Türkiye'de tutması, AB iç siyasi dengelerini etkileyen çok büyük bir unsur.

      Türkiye, bilerek yapmasa bile, önümüzdeki 20 için AB iç politikasına direk etki edebilecek çok büyük bir güç sahibidir. Özellikle, Türkiye AB'nin sosyal demokrat politikacılar üzerinde büyük bir baskı aracına sahiptir.

      yQfufQ0k3!y$NtUM

      Sil
    6. Bana para verin demenin son hali bu isler, kimi nereye saliyorsun, madem salacaktin, kasitli mi aldin demezler mi babayigit? Öyle tvden haber izlemeye benzemez bu isler, yunan Bulgar 100 kisi kafaya sikar gorursun kimi nereye saliyorsun..

      Sil
  13. Klasik müziği çok sevdiğinizi söylemiştiniz hocam.O zaman size her klasik müzik severi ikilemde bırakan o soruyu sormak istiyorum.
    Handel mi Bach mı?

    YanıtlaSil
  14. hocam ayni seyi iran yaptiginda 17. sirada ciktiginda cok da sey etmemistiniz.

    YanıtlaSil
  15. Sayın Eğilmez, İktidarın kullandığı TUİK verilerini kullanarak hazırladığı Orta Vadeli Planın ne kadar gerçekçi olduğunu yabancı yatırımcılar, bizim troller den ve Trol yakınlarından, Trol gazetecilerden çok daha iyi biliyorlar. Bu sebepten Ülkemize yabancı yatırımcının gelmeyeceğini Hükümetimiz zaten biliyor. Yabancı yatırımcı çekebilmek için onlara arka kapıdan daha fazla faiz vererek veya tefeci , gizli anlaşmalarla büyük avantajlar sağlayarak döviz getirmeye çalışıyorlar. Ancak bunun ne kadar süreceği belli olmadığından (erken seçim korkusu) yabancı yatırımcı çok tedirgin. Yerli Halkımızı da Karadeniz'de Doğal Gaz çıkarıldı, Batmanda yüksek kaliteli petrol çıkarıldı kandırmacalarını yayıyorlar. Bu durumunda fazla uzun süremeyeceğini düşünüyorum. Ne dersiniz ?

    YanıtlaSil
  16. SAYIN HOCAM, KUR BASKILAMANIN DOĞURACAĞI SONUÇLAR NE OLABİLİR.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her tür baskılamada olduğu gibi bu da patlamayla sonuçlanabilir.

      Sil
  17. faiz düsürülmeye başladığı andan itibaren, ortada proğram filan kalmayacak.Millet olarak düşük faizle ihtiyacımız olmayan ürünleri almaya alıştık.

    YanıtlaSil
  18. Yukarıda hocamızın yaptığı hesabın, bir de PPP'ye göre ayarlanmış GSYİH verileri yapılmasında fayda var sanırım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. GSYH PPP hesabı böyle yapılmıyor.Nominal USD değil , alım gücünü ölçen international dollar üzerinden hesaplanıyor.Elma ile armut yani.

      Sil
  19. HOCAM,SON 2 SENEDİR,ORTA GELİR YERİNE, ASGARİ ÜCRET GELIRİ SINIFI OLUŞTURULMAYA ÇALIŞILDIĞINI HÂLÂ ANLAMIYORUZ.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mesele orta gelir sınıfı değil. Sen hala anlamadın mı?

      Sil
  20. Siyaset yapıyorsunuz tayfası neden hala damlamadı? Ödemeler dengesinde sorun mu var acaba? Alın size ekonomik gösterge.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ayın 15'ini bekliyoruz.Çünkü maaşlar 15'inde yatıyor.

      Sil
    2. Bunlari anlayabilecek insanlar o kadar ucrete calismaz..

      Sil
  21. Geçmiş nüfus sayımları arasındaki fark kabaca 1 milyon kişi idi ovp hesabında ilk yıl 250 bin sonrakilerde 400 bin kişi tahmin edilmiş nüfus artışı hızının eskiye göre 60% azalacağı tahmin ediliyor

    YanıtlaSil
  22. Hesaplamalarda kullanılan tüm veriler gerçeği yansıtmadığı için sonuçlar da inandırıcı çıkmıyor. Bir bakkal bile hesabını çok daha gerçekçi yapar .OVP hiçbir koşulda deklare ettiklerini yerine getiremeyecektir. Yazınız için sağolunuz...

    YanıtlaSil
  23. Yazınız için çok teşekkürler.

    YanıtlaSil
  24. Benim anlayamadıgım bu sistem ile işleri iyi göstermek halkın teveccühünü kazanmayı umuyorlarsa yerel seçim öncesi neden yapmadılar ??İşin komigi 128 milyar dolar yakıp kuru ve faizi baskıladıktan sonra ekonomi krize girdiyse tekrar aynı şeyleri yapınca son durak yine kur patlaması olmaz mı?Aradaki fark faizin önceki deneye göre yüksek olması ama enflasyona göre faiz hala negatifte ?Bu tam sabah ola hayrolaya ,at ölür ya da padişah ölür diye ümit besleyen at terbiyecisinin durumuna benziyor.Sonuç ülke dış politika tavizleri, yüksek dolar faizi ve ülkenin yeraltı yerüstü kaynaklarının satılarak ekonomi çarkının durmamasına çalışılıyor korkarım ki gelecekte bugünkü faturanın mislini gelecek nesillere bırakıyoruz iktidar için ekonomi artık sadece tekerin durmaması için gereken neyse günlük olarak düşünüyor program strateji plan hiçbirisi yok

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu sistemi yıllardır uyguluyorlar. Ama son zamanlarda enflasyon da yükseldiği için daha dikkat çekici oluyor. Ben bunu 2013'de de yazmıştım:
      https://www.mahfiegilmez.com/2013/04/gercekte-ne-kadar-buyuduk.html

      Sil
  25. Ünv hocam ıstatistik kontrollü yalan söyleme bilimidir demişti. Ortada bir gercek var. Siyasilerin tamamı secim kazanmaya oynuyor. Ne zamanki secim kazanmayı bir kenara bırakıp abd ve almanyadaki gibi yaptırımı olan bir anayasa yapar. Ülke olarak o zaman düzlüğe çıkarız. Diğer türlüsü sosyal ve ekonomik olarak nasilki erbakani mumla ariyorsak yakın bir gelecektede mevcut yönetimi mumla arayacagiz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ki bunu Türkiye'de görmemiz çok zor.

      Sil
    2. Erbakan ı mumla falan arayan yok onun yetiştirmesi tayfa iktidarda zaten durum da ortada

      Sil
    3. Sayın adsız bunları secim zamanı söylesene kim kimin peşinde koşuyor hangi panele katiloyor

      Sil
    4. Umarim. Rastgele bombalar patlamaz..

      Sil
  26. Nüfus artış hızının düşmesi doğal. Gençler evlenmek ve yüklü banka kredisine girmek istemiyor; bu işin ekonomik boyutu. Maddi sorunlar aşılmış olsa ve evlenseler bile bu sefer de adaletin ve güvenin sarsıldığı, bazı şeylerin düzeleceğine dair gelecek beklentilerinin olmadığı ve Narin'lerin de öldürüldüğü bir dünyaya çocuk getirmek istemiyorlar. Çocuk yapanlar da zaten hem ekonomik şartların zorluğu hem de gelecek beklentilerindeki umutsuzluk sebebiyle kontrollü çocuk yapıyorlar. Böylece nüfusa kaydedilen sığınmacılara rağman bile nüfus artış hızı giderek düşüyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet nüfus artış hızının düşmesi normal ama bu kadar kısa zamanda bu kadar hızlı düşüş anormal.

      Sil
  27. Hocam merhabalar faiz düşerse carry tradeciler kaçacak kur fırlayacak faiz artarsa kur daha da baskılanacak ihracat batacak benim ekonomi bilgim çok az bu tarz durumlarda ne yapsak zararı var o zaman biz bu krizden (yapısal reformlar hariç) kurtulmak için ne gibi bir ekonomik politika yürütecğiz? Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yapısal reformları hariç tutarsanız buradan çıkış yok.

      Sil
  28. Buna rağmen hâlâ ekonomi kötü diyenlere ne dersiniz hocam? Bunlar başka bir Türkiye'de yaşıyor sanırım.

    YanıtlaSil
  29. Dr. Coşkun Kılıç12 Eylül 2024 00:04

    Hocam daha önce de yazmıştınız. İran'ın 2021'de G=20'ye girmesi sabit kur, yüksek enflasyondan kaynaklanmıştı. Resmi kur 1dolar 42.000 riyal iken piyasada 1 dolar 270.000 riyal, enflasyon yüzde 100'ün üzeri ortamda ulusal para CF GSYH, baskılanan kura çevrilince 1.4 trilyon dolar gibi fiktif GSYH ortaya çıkmıştı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tek farkımız biz biraz daha sofistike illüzyon yapıyoruz.

      Sil
    2. Dr. Coşkun Kılıç12 Eylül 2024 15:29

      Hocam İran'daki bir kandırmacaydı.Çünkü her isteyen resmi kurdan dolar alamazdı.Ama Türkiye'de serbest piyasa var.İlan edilen kurdan isteyen herkes istediği tutarda FX işlemi yapabiliyor.Aynı durumda olduğumuzu düşünmüyorum hocam.

      Sil
    3. Tabii aynı durum değil, İran çok daha ağırını yapmıştı. Bizimki aynı değil ama işte kandırmacanın azı çoğu çok da fark etmiyor. Sonunda hep kendimizi aldatmış oluyoruz.

      Sil
    4. Dr. Coşkun Kılıç12 Eylül 2024 17:24

      Peki bir akademisyen olarak sormam gerekirse, illüzyon olmayan kur ve GSYH nedir sizce?

      Sil
    5. Bunu hesaplayabilmemiz için öncelikle gerçek enflasyonu bilmemiz lazım. Sonra faizin ona göre belirlenmiş olması ve kura müdahale edilmemiş olması lazım. Ancak bunlar gerçek olursa biz de illüzyon olmayan olamayan kuru ve GSYH'yi hesaplayabiliriz.

      Sil
  30. Bu ülkenin gelişmiş ülke olması için Eğitim Adalette ilerici reformlar yapılması gerekiyor. Aynı zamanda liyakata önem verilmesi ve yargının bağımsız olması.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Adsız12 Eylül 2024 01:02
      Bugüne kadar kimsenin üzerinde durmadığı , pek aklına getirmediği bir konuyu gündeme getirdiniz.Üzerine eğilmek lazım.Fena fikirler gibi durmuyor.

      Sil
  31. Hocam selamlar,

    Aylardır bireysel olarak ben de bu konuyu araştırıyorum. Kişi başı milli gelirin 8500, 9000 dolar olduğu 2019 ve 2020 yıllarından bariz daha kötü bir durumdayken ne oldu da kişi başı milli gelirimiz için 13 bin dolar, 15 bin dolar rakamları konuşulmaya başlandı ? Hadi dolar enflasyonu için bir %25 koyalım da, ne oldu milli gelirimizi neredeyse ikiye çıkaracak ? Dolar 55-60 lira olması gerekirken şu anda 34 olduğundan, 8-10 milyon mülteci hesaba katılmadığından tam tersine kötüye giderken gelirin düşmesi gerekirken bir de artmış görünüyor.

    Bu eninde sonunda çok ciddi bir patlamaya yol açmaz mı ? Yani 2 senedir kuru düşük tutmanın acısı, bu sefer kurun normalde olması gereken 55-60 seviyelerinin de üstüne bir patlamayla gelmesine yol açmaz mı ?

    Maaşlar bile rayından çıktı hocam. Bizden 2.5 kat zengin İtalya ile öğretmen, doktor vs. maaşlarımız aynı halde mesela. Ne kadar sürdürülebilir bu ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım uzun süre sürdürülebilir.

      Sil
    2. Halkın sesi çıkmadığı sürece sürdürülebiliyor.

      Sil
  32. Murat Bozdoğan12 Eylül 2024 10:12

    Carry Trade için gelen yabancılar kümese girdi. Çıkmaya kalkarlarsa tüylerini yolar öyle göndeririz. Sıkıntı yok.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Murat Bozdoğan12 Eylül 2024 10:12
      Ne kadar çarpık bir zihniyet.Sonra ülkeye neden yabancı yatırımcı gelmiyor diye ağlıyorsunuz.Olayı dış güçler bizi kıskanıyora bağlıyorsunuz.Akp'li olsanız da biraz makul olmaya çalışın bence.Biraz okuyun, araştırın.At gözlüğü takmayın.

      Sil
    2. Murat Bozdoğan12 Eylül 2024 14:16

      Valla kendi düşen ağlamaz. Damat Bakan döneminde yabancılar iyi bir tokatlanmıştı. Gene geldilerse kendileri kaşınıyor demektir.

      Sil
    3. Yabancılar değil de bizimkiler yolunur gibi duruyor.

      Sil
    4. Murat Bozdoğan12 Eylül 2024 14:16
      Hoca çok haklı.Yolunacak olan yine halk.Ama siz akpliler için bu önemli değil sanırım iktidarda olduğunuz sürece.Yazıklar olsun.

      Sil
    5. Murat Bozdoğan12 Eylül 2024 14:16 Sabah gazetesi okurken yanlışlıkla bu sayfaya mı tıkladınız?

      Sil
    6. Murat Bozdoğan13 Eylül 2024 15:53

      Sabah okumak veya Ak partili olmak suç değil. Ak parti seçmeni olmama rağmen yapılan bir yanlış varsa eleştirebiliyorum.

      Sil
    7. yabancılar kümese girdi, yerli tavukları yolup çıkacaklar

      Sil
  33. https://www.mahfiegilmez.com/2022/04/iran-mucizesi-ve-turkiye.html

    2 yıl önceki yazınızı hatırladım, isabetini bir kez daha takdir ettim. O sıralar bahsettiğiniz ilüzyon sayesinde İran ilk 20 ekonomi arasına girmişti, sözde. Şimdi bakıyoruz bir kaynağa göre 34., başka birine göre 40.lığa düşmüş. Yani çok geçmeden gerçekler , adetleri olduğu gibi, ortaya çıkıvermiş. Bize dönelim. IMF’ye göre, ekonomimiz 2021-2023 arasında %35 büyümüş (818M-1108M $). Madem öyleydi, niye o dönemki ekonomi yönetiminden vazgeçtik ki?

    YanıtlaSil
  34. Mahfi Hocam her zaman ki gibi zihin açıcı, aslında bir çoğumuzun aklının, dilinin ucunda ama sizin kadar net ve özlü ifade edemediği kavramları ve oluşumları mükemmel açıklayan bir yazı olmuş. İlave olarak, yüksek enflasyon sürecinde, GSYH hesaplamalarında esas alınan cari fiyatlardaki artışa bağlı olarak sanal bir büyümenin de ortaya çıktığını düşünmek yanlış olmaz sanırım. Sizin yorumunuzu merak ediyorum. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Adsız12 Eylül 2024 11:27
      Benim yorumum hocayı pek okumadığınız yönünde.Enflasyon etkisi büyüme oranı hesaplanırken arındırılıyor.

      Sil
    2. Hayır durum tam olarak öyle değil. Cari fiyatlarla GSYH hesaplanırken fiyatlarda enflasyon da var. Reel büyümeye geçerken enflasyon arındırılıyor ama dolara çevrilirken cari fiyatlarla hesaplanan GSYH yıllık ortalama kurla dolar çevriliyor. Dolayısıyla mesela 2023 GSYH'si 1.130 milyar dolar dediğimizde bunun içinde enflasyon da var. Sonra onu nüfusa bölüp de kişi başına gelir 13.243 dolar dediğimizde onun da içinde enflasyon var. Bunlarla büyümeyi ayırmak lazım. Büyüme hesaplanırken enflasyon arındırılıyor.

      Sil
  35. Hocam merhaba asgari ücret yılsonunda yükselecek ama %10 ama %30 orası kesin, asgari ücret yükselince maliyet enflasyonu ve haliyle dolar da yükselecek. O zaman biz neden faizi arttırmış bulunduk?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Diyelim ki asgari ücret 20, enflasyon % 50. Asgari ücreti 30 yaparsanız enflasyon kadar artış vermiş olursunuz. Yani bir yıl önceki satın alma gücü devam ediyor olur. Bu, enflasyon yaratmaz. Buna karşılık bir önceki yıl 100 kişi çalışırken bu yıl 150 kişi çalışmaya başlamışsa bu, enflasyon yaratır.

      Sil
    2. Efendim diyelim ki enflasyon %90. Asgari ücrete %90 zam yaparsanız bu sefer mal ve hizmet üretenler "maliyetler ciddi oranda arttı, zam yapmak zorundayım" diyecek. bu sefer yapılan %90 artışın anlamı kalmayacak. Fiyatları belirleyenler mal ve hizmet satanlar sonuçta. O zaman asgari ücrete zam yapılırsa otomatik olarak emeğe zarar gelmiş olmuyor mu? %90 enflasyonda %10 zam bile yapsanız maliyete yansıyacağı kesin çünkü.

      Sil
    3. Doğru çünkü mal satıcısı ücret arttı dendiğinde benim yukarıda yaptığım hesaba değil fiyatı artırabileceğine bakar.

      Sil
  36. Yapısal reformlar tam olarak uygulanırsa, ülkeye karşı güven artar ve adalet tam bağımsız olursa,
    Faiz kararında hata payı olsa dahi enflasyon net olarak düşer diyebilir miyiz? Yani bugün yıllık enflasyon %90 civarında. Faiz de %50. Böyle devam etse bile düşüş görülür mü?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet görülür. Çünkü geleceğe ilişkin beklentiler olumlu hale gelir.

      Sil
  37. Hocam faizin bu seviyeden yavaş yavaş düşmesi gerektiğini söylediniz. Şu an reel faiz negatif seviyede, enflasyon ise 80'den daha fazla. Faizin, enflasyon seviyesine getirilmesi gerekmez mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Getirilirse kur 20 olur ihracatçı batar.

      Sil
    2. Eğer enflasyon % 80'den fazlaysa MB'nin faizi % 81 yapması gerekir. Yok eğer iktidarın ilan ettiği gibi (TÜİK'in açıkladığı gibi) enflasyon % 52 ise ve gelecek ay 40'lara gerileyecekse faizi de düşürmek gerekir. Faizi düşüremiyorlarsa bu durum, enflasyonun açıkladıkları gibi olmadığının bilincinde olduklarını gösterir.

      Sil
    3. Biri diyor ki faiz 50'den yukarı çıkarsa ihracatçı batar, bir başkası diyor ki enflasyonun düşmesinin en büyük koşulu faizin enflasyonun üstünde olması. İkisi aynanda olmuyor, o zaman kimin kaybetmesi gerekiyor?

      Sil
  38. Hocam teşekkürler. Kişi başına gelir kağıt üstünde ister 20 bin USD olsun , isterse 50.000 USD olsun ne fark eder. Ülkenin büyük kesimi maddi olarak şimdiye kadar yaşamadığı zorluklarla karşı karşıya. Milli geliri yüksek gösterme gayretinin amacı ne olabilir ? Oy oranını artırmak mı ? veya Yurt dışı kredi kuruluşlarından daha çok ve uygun fiyatlı kredi almak mı ? (Biri veya her ikisi de , sadece milli gelir rakamını yüksek göstermekle halledilebilecek gibi değil) veya başka sebepler mi söz konusu ??? MİA

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dünya GSYH sıralamasında ve kişi başına gelir sıralamasında yukarı çıkmak.

      Sil
  39. Mahfi Bey, maalesef Türkiye orta gelir tuzağından kurtulamadıgı gibi sanayi üretim endeksi de iç açıcı gözükmemektedir. AK Partiye oy veren muhafazakar kesim mesela Ak partili Turizm Bakanının otellerindeki israf hakkında ne düşünmektedir? Bu herşey dahil otellerin gıda enflasyonuna ve sezon sonu sebebiyle otel soguk hava deposundan buyüksehirlere üç harfli marketlere gönderilen tarihi gecmiş tavuklarla iliskisi nedir? Ya Ak partili büyükelçinin güzellik yarışmasına katılan ve birinci olan doktor kızı hakkında ne düşünmektedir muhafazakar ak parti seçmeni? Bu doktor olan kız mecburi hizmeti Hakkari 'ye, Siirt'e , Ağrı'ya çıksa oraya gitmeyecek ve müstafi sayılacak ama 1 sene sonra yine tusa girme hakkı olacaktır. Peki doktorlar mecburi hizmetine gitmeyince veya 5 ay mecburi hizmet yapıp tusa girip hemen başka yere kaçınca, subay, astsubay, uzmançavuş neden mecburi hizmet yapıyor ve yapmazsa tazminatı ve yaptırımı daha ağır? Çünkü doktorların mecburi hizmet yükümlülüğü bürokrat, milletvekili, bakanların, buyukelcilerin doktor olan çocukları için hafifletici. Neredeyse doğuya güneydoğuya mecburi hizmete gitmeyen doktor için hiç bir yaptırım yok. Memleketin 81 ili var ama böyle torpilli doktorlar dogu guneydogu çıkti diye görev yerine bile gitmezse hiç bir yaptırımı yok. Böyle haksız rekabetin olduğu ortamda hiç bir sektör gelişmez dahası bilgili ve üretken insanları da tembelleştiriyor sistem.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doktorla subay assubay asker kıyaslamayın, bin bir zorlukla dünya kadar para ödeyerek doktor olan insan neden mecburi hizmet yükümlüsü olsun. Bu devlete borcu olan sadece devletin hiç bir şey vermediği doktorlar mı? Subay assubay harp okulu bir kez girdikten sonra her şeyleri devletten, beş kuruş harcamıyorlar, doktor olana kadarda doktora beş kuruş verilmiyor üstüne para harcıyor. Doktora mecburi hizmet saçmalığı dünyanın hiç bir yerinde yok. Eleştirilerinize hak veriyorum ama her iki adım başında doktorun konu mankeni yapılması beni fazlasıyla rahatsız ediyor. Neden kimse siyasetçiyle, mütahitle, emlakçıyla, soyguncu esnafla uğraşmıyor da, dönüp dolaşıp doktora çatıyor. Bu saydığım mesleklerin oturdukları evlere kullandıkları arabalara bakın bir de doktorların kine bakın? Hay kafanıza doktor kadar taş düşsün.

      Sil
  40. Ahmet'i düğüne gitmeye ikna etmek için kocaman bir düğün pastası var derler. Ahmet çok sevinir. Düğüne gider pasta gelir eşit olarak dilimlenmeye en üst kattan meyveli kısımdan başlanır. Ahmet heyecanla sıranın kendisine gelmesini bekler. Herkes bir bir pastadan ikişer üçer dilim alır. Ahmet bu durumu çözemez neden fazla fazla alınıyor der. Neyse en alt kat daha geniş bana da yeter. Hem nerdeyse herkes aldı, yedi zaten bende kalan pastadan fazlaca yerim diye düşündü. Sıra ahmete geldi pasta servisi bitti dediler. Nasıl olur dedi, Ahmet. Alt katı poliüretan köpükten yapılma sahte pastaymış. Görevliler pastayı eşit böldük dediler. Ama eşit servis edilmediyse biz birşey yapamayız dediler.
    Kişi başına düşen pasta dilimi eşit bölünmüş iken eşit dağıtılmayınca Ahmet neylesin pastanın tadını, görkemini?

    YanıtlaSil
  41. “Türkiye’ye yeni anayasa lazımmış…”
    “Bu anayasa Türkiye’ye dar geliyormuş…”

    Ne desek,neresinden başlasak bilemiyorum…
    Her konuda olduğu gibi(bence olması gerektiği gibi) anayasayla ilgili de bir miktar felsefeye başvurmak/felsefe yapmak gerekmez mi?
    Neden böyle söylüyorum?
    Şu nedenle:FELSEFE BİZE NEYİ,NEDEN YAPTIĞIMIZI AÇIKLAMAYA ÇALIŞAN BİR ÖĞRETİYE ULAŞMA ÇABASI değil midir?
    Bence öyledir.Ve insana ait her uğraşta başvurulması gereken bir rehber,bir yol göstericidir…
    Yolunu kaybetmesin,amacını unutmasın ya da robotlaşmasın diye…

    O zaman soralım anayasa nedir?
    Neden yapılır?
    Neden yeni bir anayasaya ihtiyacımız var?

    Çok basit bir konu değil,biliyorum.Sayfalarca yazmayı,saatler boyu tartışmayı gerektirebilecek alan.Belki Hoca bu başlıkta bir yazı kaleme alırsa,onun aktaracağı bilgilerden referansla tartışmak daha faydalı olabilir.

    Sorduğum sorularla ilgili benim de nacizâne cevaplarım var,onları da ileride paylaşmak isterim.

    YanıtlaSil
  42. Mahfi bey

    Yaklaşımınızı daha net anlamak için soruyorum. Lütfen sizi köşeye sıkıştırmaya çalıştığımı düşünmeyiniz.

    [Not: Belki benim bilgi eksikliğim vardır. Sorularım size epey çiğ gelebilir, ama kimbilir siz ömrünüzde ne tür sorularla karşılaşmışsınızdır. Üslubumun acemiliğine takılmayıp, sorularımın merkezine cevap vereceğinize eminim Mahfi bey.]

    Sık sık; "Ben, kişilerle değil, sistemlerle uğraşmayı tercih ediyorum." diyorsunuz.

    Sistemleri doğuran, yaşatan ve yıkan; insanlar.

    ● Demokrasi,
    ● "İnsan Hakları Evrensel Bildirisi",
    ● Muhafazakârlık,
    ● Liberalizm,
    ● Komünizm,
    ● Kapitalizm,
    ● Bütün dinler,
    ● İktisadî ekoller,
    ● "Tek adam rejimleri",
    ● Oligarşi,
    ● Otokrasi,
    ● Otarşi,
    ● Faşizm,
    ● Anarşizm,
    ● "Çoğunlukçu" demokrasi,
    ● "Çoğulcu" demokrasi,
    ● "İstanbul Sözleşmesi",
    ● Magna Carta,
    ● Orhun Yazıtları,
    ● Kopenhag Kriterleri,

    (...)

    Listeyi daha da çoğaltabilirsiniz Mahfi bey.

    Bütün bu sistemler, kendi kendilerine doğmadı. Hepsi ama hepsi; "insan davranışlarının sonucu"nda doğdu, yaşıyor veya öldü.

    Kısacası, insan varsa bütün bu sistemler var; insan yoksa, bu sistemlerin hiçbiri yok.

    İnsanlarla "uğraşmak", sonu gelmez ve verimsiz polemiklere girmek midir size göre?

    Sistemlerle "uğraşmak"; aslında problemin çevresinde dolaşmak, problemin köküne inmekten uzak durmak değil midir?

    Cevabınızı sabırla bekliyorum Mahfi bey.

    Saygılarımla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dostum nerede kaldınız siz ya valla siyaset yapıyor hocaaa diye yaz biz anlarız onu böyle Orhun Anıtları Bilge Kağan Tonyukuk falan uğraşma o kadar :)))

      Sil
    2. Neden gömdünüz Adsız12 Eylül 2024 19:40 arkadaşı anlamadım, ben hak veriyorum kendisine, siyaset yapıyor hoca felan da demiyorum, ayrıca siyasette yapabilir siyasi eleştiride yapabilir. Kendi alanında okumasına yazmasına yasak mı var engel mi var? Ama arkadaş çok doğru bir yere parmak basmış. Sistemleri doğuran, yaşatan ve yıkan; insanlar. İnsanları değiştirmeden sistemi değiştiremezsiniz. Bunun neresi yanlış? Keşke Mahfi hocam bir cevap yazsaydı? Açık seçik bir fikir yürütmüş bir soru sormuş. Bende kendisi gibi düşünüyorum, sonuçta sizi bilemem ama ben bir şeyler öğrenmek farklı bakış açıları kazanmak ve beyin jimnastiği yapmak için buradayım.

      Sil
    3. Sistemi düzgün kuramamışsanız oraya getireceğiniz insanlar bir şey yapamıyor. Mesela bizde bir siyasal partiye girseniz ve mv olsanız ve de partinizin yanlış yaptığını düşündüğünüz bir konuda karşı tavır alsanız partiden atılırsınız. Neden? Sistem lider sultasına göre kurulu olduğu için. Diyelim ki TÜİK'in başına getirdiler sizi. Ve hemen gerçek enflasyonu açıklamaya kalkıştınız. Hemen o gün atarlar sizi. Neden? Çünkü sizin göreviniz liderin beğenisini kazanmaya dönüşmüş. Oysa TÜİK bağımsız olsa ve oraya getirilecek kişiyi CB değil de mesela tamamen bağımsız bir kurul atasa yani sistem doğru kurulmuş olsa olay farklı olabilir. Sistemleri de kuranlar insanlar ama izin verilmiyor. Mesele orada. Atatürk o sistemleri kurduğu için başarı gelmişti.

      Sil
    4. Mesleğim sistem analiz ve tasarımı hocamın konuyla ilgili söylediği her kelimeye katılıyorum. Sistemler açık ve kapalı olabilir açık sistemler yaşar kapalı sistemler çöker Türkiye Cumhuriyeti açık bir sistem olarak kuruldu bu iktidar tarafından kapalı sistem haline getirilmesi için herşey yapılıyor sonucu da Celâl Şengör hoca net ifade etti.

      Sil
    5. 'Devrimcilik' eskide kaldı Adsız19:40 kardeş.

      Sen sistemi-mistemi kurtarmayı boş ver, kendini kurtarmaya bak.

      Sil
    6. Şunu demişsiniz sayın Adsız:

      "Mesleğim sistem analiz ve tasarımı hocamın konuyla ilgili söylediği her kelimeye katılıyorum. Sistemler açık ve kapalı olabilir açık sistemler yaşar kapalı sistemler çöker Türkiye Cumhuriyeti açık bir sistem olarak kuruldu bu iktidar tarafından kapalı sistem haline getirilmesi için herşey yapılıyor sonucu da Celâl Şengör hoca net ifade etti."

      Sistemleri "insanlar" kuruyor, "insanlar" yaşatıyor, "insanlar" yıkıyor.

      Hiçbir sistem, kendi kendine doğmuyor.

      Sistemleri açık hâle getiren de, kapalı hâle getiren de; yine "insanlar".

      Problem; sistemler mi / sistemleri kapalı hâle getiren "insanlar" mı?

      Hangisi?

      Buna karar verebiliyor musunuz sayın "Adsız 13 Eylül 2024 17:59" ?

      Sil
    7. Sistem basit tanımıyla girdi süreç çıktı olarak belirtilir. Evrenin kendisi bir sistemdir doğa da farklı farklı sistemlerden oluşur hücreden bütüne her yerde sistemler bulunur. İnsan falan ego dışında kum tanesinden hallice değildir kimisi ardından hayır duası okutur kimisine lanet edersin ama sonuçta birileri gelir birileri geçer sistem devam eder ta ki başka bir sisteme evrilene kadar

      Sil
  43. hocam, orta direk biri olarak değerlendirirsem bana nüfus artış hızının düşmesi inandırıcı geliyor. Bir çocuğum var, ellerinizden öper. Bu ekonomik şartlarda ve sosyal düzende ikinci çocuk ihtimalini zor görüyorum.

    YanıtlaSil
  44. Türkiye nüfusunun %10'u kadar mülteci yok.
    Türkiye'de resmi verilere göre (ve bu verileri BMMYK tutuyor, TC hükümeti değil) 3 milyon 200 bin Suriyeli ve daha 200 bin diğer ülkeden gelen mülteciler yaşıyor, haydi diyelim kayıt olmamış mülteciler de olsun ve toplam 4 milyon mültecinin yaşadığını diyelim ülkede.

    (4 Milyon / 84 Milyon) x 100 = (4 / 84) x 100 = %4.76. Yani Türkiye'de bulunan mülteci sayısı nüfusunun %4.76'ını teşkil eder bu durumda. Bu sayının aslında %10 olduğunu hiçbir şekilde iddia edemezsiniz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Diyelim ki öyle olsun. Sonuçta 85 milyonun paylaşıyor görüdüğü 90 milyon insan paylaşıyor demektir.

      Sil
    2. Trollük yapmayın güzel kardeşim. Yalnızca İstanbul’da 4 milyon Suriyeli mevcut. Antep, Kilis, Hatay gibi yerlerde de yoğunlukta. 15 milyon kaçak var Türkiye’de. 85+15=100 milyon yapar. Kaçakların kaydını tutanı boşuna takip etme veriler yalan. Mahfi hocanın sitesine gelip trollük yapman buradaki insanlara sökmez çünkü burda herkes eğitimli, akıllı, bilimin ışığında hareket eden Atatürk cumhuriyetine sahip çıkan insanlar.

      Sil
    3. Trollük yapmıyorum, ben BMMYK'da çalışıyorum ve Türkiye'de 15 milyon kaçak insanın bulunduğunu iddia etmenin bir yolu yok. Türkiye'de 3.2 milyon suriyeli ve 200 bin diğer ülkelerden mülteci yaşıyor.
      Türkiye'de en fazla 4 milyon mülteci yaşamaktadır. Bu arada mülteciler burada sonsuza dek bulunmaz, nüfus sayımına dahil olmamalarının nedeni de bu, bu insanların bir gün eve dönmeleri bekleniyor ve bu yüzden burada geçici olarak bulunan bireyler olarak sayılıyorlar. Elbetteki sonuçta bazıları kalacak, haydi diyelim yarısı kalmanın yasal bir yolunu buldu, geri kalanı ülkeden ayrılmadığı takdirde Geri Gönderme Merkezine atılacak ve ardından sınır dışı edilecektir. Ayrıca birçok mülteci uluslararası koruma kapsamında bulunmaktadır ve dolayısıyla zaten Türkiye'de kalmaz, ülkesinde savaş devam etse de zaman içerisinde başka bir ülkeye yerleştirilir.

      Sil
    4. Sayın Kick mültecilerin kaçına vatandaşlık verildi. Bu konuda da bilgi verebilir misiniz? suriyeden gelen kaç kişi gei evine döndü? malum orada savaş bitti. Bayramlarda gidip gelebiliyorlar. Teşekkürler. bende TÜİK te çalışıyorum enflasyon ne açıklandıysa o. Enflasyonun daha yüksek olduğunu iddia etmenin bir yolu yok!!!!

      Sil
    5. Enflasyonun daha yüksek olduğunu iddia etmeye gerek yok, herkes bu ülke de yaşıyor ve bu fiyatlarla her gün karşılaşıyor. TÜİK bu iddialardan rahatsızsa ve kendi verilerine güveniyorsa bunları açıklayacak, başka çaresi yok. Başkaları da açıklamıyor diyerek kenara çekilemez. Başkalarının durumu ve sorunu burada yaşayanları ilgilendirmez.

      Sil
    6. BMMYK'da çalışan vatandaş,4 milyon mültecinin doğum artış hızı yerli nufusa oranla
      kaç kat haberi varmı?

      Sil
    7. Sayın Kick senin bu saçmalıklar mahalle kahvesinde iş yapardı eskiden, şimdi oralarda bile iş yapmıyor. Bir kicktir git diyor insanlar. Ayrıca bir arkadaş çok güzel bir cevap yazmış. buradaki insanlara sökmez çünkü burda herkes eğitimli

      Sil
    8. Antalya da yaşıyorum burada seralar bu şekilde göç etmiş insanlar ile dolu geri dönüşüm çöp toplayanlar inşaatlar aynı şekilde ucuz iş gücü hep böyle burada. Oturup saymadık sonuçta ama 1 kişi bile olsa neden olsun değil mi? Sayı değil sorun mesele bu insanların burada ne işi var? Çocuklara ders kitaplarında bu kişilere nasıl yardım ederiz nasıl hoş tutarız var mı başka istekleri diye nasıl sorarız diye öğretiliyor ilköğretim çağında çocuğu olanlar hayat bilgisi kitaplarına baksın bir zahmet çocuklara neler öğretmeye çalışıyorlar baksınlar

      Sil
    9. Ümit Özdağ deneyimli politikacı ve akademisyen partisinde çok tecrübeli bilgili kadrolar var ve 13 milyon sığınmacıya devlet yılda 11 milyar dolar harcıyor diyor ayrıca sınırdan hergün 1000-1250 mülteci yürüyerek Türkiyeye giriyorlar ve ABD tarafından yetişirilmiş ve savaş deneyimine sahip yüzbinlerce genç afgan var sayılarını bilmediğimiz selefi cihatcılar olarak uyuyan hücreler olarak bekliyorlar diyor
      buna müsaade eden iktidar acaba ne düşünüyor?
      1-13milyon sığınmacının 1/4 ü 3 milyon kişi sgk sız çalışıyor
      bu sebeple 3 milyon sgk lı çalışabilecek T.C. vatandaşı işsiz
      bu sebeple 3 milyon sgk lıdan gelebilecek sgk priminden emekliler faydalanamıyor
      maddi durumu kötü olan ülke 11 milyar TL yı zor durumda olan en düşük gelirlilere harcayamıyor
      bu 13 milyon sığınmacının 1/5 ü kirada yaşıyor diye düşünürsek 13000/5=2.6 milyon ev in kiracılarının evleri boşalttığı gün ev kiraları sonra ev fiyatları sonra arsa rantı sonra enflasyon bir anda düşer yıllık artışımızda bu yıl 250bin olarak tahmin edilmiş yani yılda 125bin aile kurulabilir yılda 500bin ev yapılıyor 2.6 milyon ev + .5 milyon ev = 3.1 milyon ev stoku olacak yeni ailerden 125bin yıllık talep gelicek evde-kirada deflasyon başlar ve hiç bitmez.
      Bu konuya eklenecek T.C. vatandaşları lehine o kadar çok şey varki.

      Sil
    10. maddi durumu kötü olan ülke 11 milyar doları zor durumda olan en düşük gelirlilere harcayamıyor olacak

      Sil
  45. Hocam,

    28 yaşındayım. 3 yıldır işsizim.

    Param olmadığı için kiraya bile çıkamıyorum, mecburen ailemle birlikte yaşıyorum.

    Daha önce duydunuz mu emin değilim, "GSS prim borcu" diye bir mesele var ülkemizde.

    Telefonuma gelen mesajda, SGK "11600 TL" borcum olduğunu söylüyor, eğer ödemezsem icra işlemlerini başlatacaklarını yazmışlar.

    Ben, iş mülakatlarına gidebilmem için otobüs bileti parasını babamdan istemeye utanırken, başıma çıkarılan bu "11600 TL" borcu babama nasıl söyleyebilirim ki?!

    Eğer "gelir testi"ni SGK'ya beyan edersek, bu beyanda, ev içine giren toplam gelir miktarı bana çıkarılan borcu karşılayabilecek seviyede ise bu borcu ödemek zorunda olduğum, eğer o seviyede değilse SGK'nın bu borcu yeniden yapılandırabileceği söyleniyor; fakat net, kesin bilgi yok.

    Bu konuda problem yaşayan tek kişi ben değilim, farkındayım.

    Ne zaman iş bulup, kendi paramı kazanabileceğim, önümü göremiyorum Hocam!

    En azından şu 'GSS prim borcu' meselesinin daha duyulur, daha bilinir hâle gelebilmesi için X'de (twitter) açıklama yapmayı düşünür müsünüz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Üzerinize mal mülk olmadığını varsayarak, size tavsiyem ödemeyin bu borcu. Bana sormadan bilgim ve haberim dışında otomatik olarak Genel Sağlık Sigortası yaptıysa o devletin kendi sorunu. Maaşınız olmadığına göre haczedecek bir şeyde yok. Sorunda yok. Bu durumda milyonlarca insan var. Kimse ödemezse ne yapacaklar. Ülkede adalet ve hukuk olsaydı devleti mahkemeye verin kazanırsınız derdim ama o da yok. Zaten amaçları tahsilat değil, ödemeyenleri Sağlık Sigortası kapsamı dışına çıkararak alınan sağlık hizmetini ücretli hale getirmek. Saygılarımla

      Sil
    2. Bir de seçim zamanı af çıkarıp eşşeği önce kaybedip sonra buldurup sevindiriyorlar o işe yarıyor

      Sil
    3. İntern doktorum. 4a sigortam var ama GSS'nı içermiyormuş. Sadece iş kazası olursa onu kapsıyormuş. Mecburen her ay brüt asgari ücretin %3'ünü (6.000,75 TL) ödüyorum

      Sil
    4. Edit: 600,75 TL olacak oraya yanlış yazmışım

      Sil
  46. Devletin haddinden fazla vergi aldığı herkesin malumu. Çok fahiş vergiler alınıyor özellikle yakıt ve otomotiv sektörlerinde. Diyelim ki alınan vergilerin oranının hepsi ciddi oranda azaldı. Bu durumda hem üretim hem tüketim artmaz mı? Devlet o zaman neden vergi alıyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Devletin haddinden fazla vergi aldığı doğru değil Avrupada enaz vergi toplanan ülkelerdeniz.

      Sil
    2. Adsız13 Eylül 2024 12:00 alınan vergilerde sorun yok nedenleri var vergilerin nerelere harcandığı tasarruf edilmediği ile sorun var alınmayan/alınamayan vergilerde sorun var çok kazanıp hiç vergi vermiyenler var vatanseverlik bu konularla ilgilenmekdir.

      Sil
    3. 600 binlik arabanın vergilerle 2.5 milyona satılması, 15 tl'lik benzinin ve mazotun 42 tl'ye satılmasından belli avrupanın en çok vergi alan ülkesi olduğumuz.
      Adsız13 Eylül 2024 18:18 Gayet iyi açıkladın çok teşekkür ederim.

      Sil
    4. Bu sorunun çözümü var maksimum 25-30km/saat hızında(meskun mahal trafik hızı) 50-60 km menzilli bataryaya sahip elektrikli araçlar Türkiyede üretilip vergisiz halka satılabilinir araç larda bilgisayarlar şehir trafik sistemine bağlıdır araçların gidiş geliş saatleri ve mucbir sebepler hali şeklinde bu araçlar işe gidip gelmek amacı ile tasarlanmışdır trafiği tıkamayacak şekilde trafik planlaması ile çalışacaklardır otoyola çıkamazlar otoyol asgari hız limiti 40km/saat dir.Bu sistem in simulasyonları yapılıp incelenmelidir ve teknik altyapı yapılıp şehir içi için iklim değişikliği ve şehir içi hava kirliliğini önleme ithalatı düşürme vd. sebebiyle şehirler içinde bu tür araçlara geçilmelidir.Çinde bu araçlar üretilip satılmaktadır 2500dolar (85binTL) civarındadır fiyatları ülkemizdede ayni fiyatlarla üretilip satılabilinir.

      Sil
    5. 600 binlik arabanın vergilerle 2.5 milyona alıcı bulması insanların maddi durumunun iyi olduğunu gösterir.

      Sil
    6. Türkiye'nin sorunu dolaylı vergilerin toplamın % 70'i, dolaysız vergilerin ise % 30'unu oluşturmasıdır. Adaletsiz olanlar dolaylı vergilerdir (KDV, ÖTV gibi.) Dolaysız vergilerdeki adaletsizlik ise kayıt dışı işlemlerin çokluğudur. Kara para aklayanlar, yasa dışı işlem yapanlar, vergi kaçıranlar bırakın hapse girmeyi, vergi de ödemedikleri için vergi ödeyenlerin hakkını yiyorlar.

      Sil
    7. Avrupa da en az vergi toplanan ülkeymişiz kardeşim sen hangi işi yapıyorsun bi anlat bakalım bizim maaş doğrudan devletin cebine akıyor biz kalan kırıntıları topluyoruz da o bakımdan

      Sil
    8. Adsiz 14 eylul 12 25 600 000 liralık araç 2.5 milyon liraya alınıyorsa bu ülkede helal degil kara para haram para kazanan çoktur demektir.

      Sil
    9. Evet haklısınız maalesef bu ülkede kara para ve kayıt dışı para inanılmaz şekilde yükseldi. O nedenle fiyatlar da saçma sapan düzeylere ulaştı.

      Sil
    10. Kayıt dışı kalmış kazançları düşünürsek Avrupa'da en az vergi toplayan ülke olduğumuz doğrudur. Bizde sistem vergiyi yakaladığından almak şeklinde yürüyor. O nedenle toplumun bir bölümü aşırı vergi yükü altında ezilirken bir bölümü vergisiz bir hayat sürebiliyor.

      Sil
    11. kayıt dışına herkesin yapdığı örnek emlak alım-satımları düşük değerlerden yapılır aradaki fark kayıt dışıdır.

      Sil
    12. en basit kayıt dışılık imar kirliliği=gecekondu bir konut daki bütün vergiler ödenmez emlak,inşaatda mal için kdv,inşaatı yapanın geliri gözükmediğinden gelir vergisi ,belediye imar harcı,mühendislerin gelirleri olmadığı için gelir vergileri,çalışan işçiler gözükmediğinden sgk primleri-muhtasar vergisi vd.benim bilmediğim sayın hocamızın ekleyebileceği devlete ödenmesi gereken ödenmeyen ler.
      Neden devlete ödeme gerekli çünkü ev imarsızda olsa değeri imarlılarla ayni devlet bir müddet sonra affediyor dask sigortası yapılıyor depremde çökünce ialının aldığı sigorta bedelini alıyor
      imar kirliliğinin yasal suç olduğunu herkes biliyor şikayet edersen bakanlıkda-belediyede hiç bir şey yapmıyor.

      Sil
  47. otoyolun kilometrik maliyeti 4-8 milyon$ arasında sonrasında yol bakım maliyeti ve araçların ülkeye getirdiği diğer masraflar ve ithalat - kur artışı ile maliyetler ile 10 milyon$ buluyor bu para nereden karşılanacak dolaylı vergi ile halkın gıda parasından mı?
    Avrupa ülkeleri gelişmiş ülkeler yol yapımları ihtiyaçları çok az olan nüfus artışı olmayan halkın ulaşımı demiryoluyla yapdığı ülkelerinin tamamı raylı taşımacılıkla örülmüş toplumsal kültürün yüksek olduğu bu sebeple enflasyonun olmadığı kişi başına aracın çok olduğu ama araç talebinin az olduğu ülkeler
    bu özellikler ülkemizin özellikleri ile benzeşiyormu?
    Vergi vermeden köy kırsal arazisinde trafikten kaydı silinmiş plakasız araç alıp kullanlar var.
    Vergi vermeden mazotunu kendisi üretenler var bitkisel yağlardan özellikle kolza yağından.

    YanıtlaSil
  48. Türkiye'de karın üstüne kar koyduğu halde hala geçinemiyorum diye söylenen esnaf, maliyetler çok arttı deyip zaten bir dünya para kazanan ahlaksız insanlar olduğu sürece Türkiye'de faiz enflasyonun üstüne çıksa da düşmeyecektir. Aşırı kar hırsı maliyet enflasyonuna sebep olmaktadır. Eskiden işçi 1 kazanıyorsa patron 10 kazanıyordu. Şimdi enflasyonla işçi 5 kazanıyorsa patron 500 kazanıyor 100-200 arası kazandığında enflasyona göre hayli hayli kar ettiği halde.

    YanıtlaSil
  49. Uygulanan sıkı para politikalarına rağmen piyasada fazla likidite olmasının sebebi nedir hocam. Ağustos sonunda likidite neredeyse tamamen çekilmişken, kısa süre içinde yine arttı. Benim aklıma sadece burda 2. olay olarak tanımladığınız carry trade geliyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Carry trade aslında dövizi bollaştırıp TL'yi kıtlaştırması gereken bir eylem. O halde bu likidite bolluğunun iki nedeni olabilir: (1) Para basılması. (2) Kayıt dışı paranın ortaya çıkıp faiz kazanmaya yönelmesi.

      Sil
    2. Hocam kara para kayıt dışı faizde ise gri listeden nasıl çıktık?

      Sil
  50. Hocam elinize sağlık yine döktürmüşsünüz.. Hedef 🎯 tam 10 ‘dan vurmuşsunuz. Bence Mete Gazoz ile olimpiyat larda güzel ikili olurdunuz... Saygılarımla. Fatih. Demirtaş

    YanıtlaSil
  51. Hocam carry trade akışları dolar kurunu fazla aşağıya baskilayabiliyor. Kurun fazla aşağıya gitmesi de büyük sorun olabilir. Kur aşağıya gitmesin diye de dolar satin alinip karşılığında tl veriliyor sonucta ve bu da piyasadaki tl hacminin yeterince azalmasini engelliyor. Ve piyasada bu yuzden zamanla faizler aşağı yönlü olup enflasyon yeniden yukari yönlü olabiliyor. 99 2001 şubat arasi da böyle yaşanmıştı. Faiz enflasyon arbitraj giderek daralinca carry trade akışları tersine dönmüş ve devalüasyon a gitmistik. Kisacasi bu nedenle kura bu kadar müdahale para steralizasyonu için de enflasyonla mucadele icin de oldukca tehlikelidir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çin Atasözü: Bin doğru adım bir yanlış adımı düzeltemez.
      Adım atarken üç kez düşüneceksin, emin değilsen bilenlere, deneyim sahiplerine danışacaksın. Yoksa böyle oluyor işte.

      Sil
    2. Devalüasyon is loading...

      Sil
    3. Böyle bir Çin atasözü yok hocam.

      Sil
    4. Bu kitaba bir bakın isterseniz:
      https://www.kitapyurdu.com/kitap/bir-gulucuk-yuz-kederi-savar-cinli-bilgelerden-ozlu-sozler/48971.html?srsltid=AfmBOoruHkLgKmIxjsL7Ca96d1njGR7JV_L_rr98NaLCU7mut7AdZCGi

      Sil
  52. Hocam siz bırakın bu işleri gidin yazlık bir yerde balık tutun çayınızı için bu işleri Bilal e bırakın bakın Bilal de ekonomist çıktı babası da ekonomist ben de ekonomistim bakkal da ekonomist bekçi de ekonomist zaten hepimiz ekonomistiz bir dahaki sefere Afrika da çakı ile nasıl aslan avladığımı da anlatırım

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Muhalif cehapeli16 Eylül 2024 12:14

      Adsız16 Eylül 2024 09:50 İnanılır gibi değil.Bunca olan bitene rağmen hala iktidarı savunmak nasıl bir zihniyettir.Bilal de babası da ekonomist olsaydı bu noktalarda olur muyduk? Neden yandaşlık yapıyorsunuz bu platformda? Bu platform Batılı,modern,çağdaş ve laik seslerin çıkabildiği bir platform.Lütfen burayı da kirletmeyin.Sabah, ahaber, akit tam size göre.

      Sil
    2. Bence Adsız 16 Eylül 2024 9:50 ironi yaptığı için kızmanız yanlış olmuş sevgili Adsız 12:14

      Sil
    3. OECD'nin bir araştırmasına göre Türkiye'de okuduğunu anlama yeteneğine sahip olmayanların nüfus içindeki oranı yaklaşık yüzde 39. Bu oran Japonya'da yüzde 4, Finlandiya'da yüzde 6, Hollanda'da yüzde 8, İsveç, Danimarka ve Yeni Zelanda'da ise yüzde 9.22 Ara 2021

      Sil
    4. Kimse Muhalif CeHaPeli diye hesap açmaz bu forumda bu kadar maaşlı olması gerçekten ilginç demek ki beklenen çöküş yakın

      Sil
  53. Muhalif cehapeli16 Eylül 2024 12:14 Bildiğim kadarıyla yandaş olmak suç değil bu ülkede. Evet reise oy atıyoruz ama her yaptığını onaylamıyoruz.Bazen hatalar da yapabiliyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İroniyi biraz daha sürdürürseniz olay ironi olmaktan çıkacak.

      Sil
    2. İroniyi anlamayan nesle aşina değiliz hocam.

      Sil
  54. Hangi mevkide yada nerde nasıl ne hata yaptığımız çok önemli. bardağı taşırken düşürürsün bardak kırılır. cüzdanını kaybedersin içindekileri geri getirmen günlerini alır. Doktorsan ameliyattan hastana yanlış müdahale edersen kişinin hayatına mal olabilirsin. polis silahını yanlışlıkla ateşleyip bir kişiyi öldürüse geri sönüşü olmaz. öğretmen olarak öğrencilerini eğitime kütürüsen bir sınıfı kaybedebilirsin. ülke yönetirken hata yaparsan belki binlerce askerini kaybedebilrsin. bazıları için bu sadece bir sayıdır. ama ölen kişilerin aileleri mahvolur. faiz sebep enflasyon sonuç dersen ülkeyi krize sokar çıkması eski haline gelmesi belki 10 larca yıl alabilir. milyonlarca mülteciyi ülkene sokarsan sonucun ne olacağı belli olmaz. sen bir daha düşün diyeceğim ama...

    YanıtlaSil
  55. Hocam hazırmıyız? "İran hükümeti, ülkede bulunan yaklaşık iki milyon Afganistan vatandaşı göçmenin altı ay içinde sınır dışı edileceğini açıkladı. İran'ın Afgan sığınmacıları otobüslerle taşıyıp, Türkiye sınırına bırakma yöntemi göz önüne alındığında, Ankara'nın ciddi önlem almasını gerektirecek bir durum var ortada."

    YanıtlaSil
  56. Reiz gene gezi olaylarına sarmış.
    Demek ki yine bişiler geliyor, gündemi hazırlıyor mübarek.

    YanıtlaSil
  57. Büyüme konusunda ciddi yanlış anlamalar olduğunu düşünüyorum. Bir üretici bir malı 100₺’den ayda 100 tane satsa 10.000₺ ciro yapar. Senelik enflasyon da %90sa 190₺’den bu sefer enflasyondan ötürü 80 tane satıyor bu da 15.200₺ ciro yapar. Şimdi bu adam %52 büyüdü deniyor ama 100 sattığı ürünü 80 satmaya başladı nasıl büyüdü? Ayriyeten %90 enflasyon varken bu adam 19.000₺ olması gereken cirosu 15.200₺de kalmış 15.200/19.000=0.8 yani %20 küçülme yaşanmış olmaz mı? Teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O sizin dediğiniz nominal büyüme. Reel büyüme (ki büyüme denildiğinde esas alınan budur) hesaplanırken fiyat değişimleri arındırılır, fiziki büyüme esas alınır. Yani Türkiye % 5 büyüdü dediğimizde bu, fiziksel olarak % 5 üretim artışını ifade eder.

      Sil
    2. O zaman enflasyon ortamlarında büyüme nasıl sağlanıyor? Yüksek enflasyon tüketimi düşürüyor ben artık TÜİK verilerine güvenmemeye başladım açıkçası.

      Sil
  58. Hocam bugün politika faizi düşse bile piyasa faizleri(konut kredisi) enflasyondan ötürü düşmez bankalar zarar eder o zaman bankalar 2021'de enflasyon zıplarken piyasa faizini neden enflasyonun altında bıraktı? Politika faizi seviyesinde tutması gerekmez mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. MB faizi düşürdüğü için düşürdüler.

      Sil
    2. Tamam da adamlar 100 bin₺ kredi veriyorsa o zamanlar geri ödemesi 130 bin₺ idi enflasyon %100’ün üstündeydi. Bu durumda banka zarar etmiş olmuyor mu?

      Sil
  59. büyümeyi etkileyen faktörler
    1-nüfus artışı-doğum(bu sene için tuik tahmini 250bin)
    2-sığınmacılar-suriyeli(ülke geneli sığınmacıları istemiyor)
    3-göçmenler-kaçak olarak gelen afgan (afgan göçmenler istenmiyor)
    4-ev satın alıp yerleşenler-rusya-vd.(fiyatların aşırı yükselmesi nedeniyle yabancılar evlerini satıp ayrılıyorlar)
    5-dünyadaki aşırı enflasyon(enflasyon ABD takip edildiğine göre 2.5% a kadar düşürdüler mala saldırma olayı dünyada bitti gibi bunu çin verilerinden anlaşılıyor demir vadeli fiyatları 90USD ye kadar geriledi
    6-gelir dağılımının adaletli olması -ülkemizde vd ülkeride inceliyorum you tube gezginlerinden fiyat adaleti dünya genelinde bozulmuş durumda toplumlar yaşayabilecek kadar kazanıyor)
    bunlar gibi daha bir sürü neden yazabiliriz
    fakat yukardaki nedenlerde doyma noktasına gelindiği durumun tersine döndüğü görülüyor büyümeye neden olabilecek bir unsur göremiyorum.

    YanıtlaSil
  60. Toplam kamu harcamalarının verisini nerden öğrenebiliriz ve bu harcamalar en fazla ne kadar kısılabilir sizce?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. https://www.sbb.gov.tr/wp-content/uploads/2024/09/Orta-Vadeli-Program_2025-2027.pdf

      Tablo 1:5.

      Sil
    2. Kamu harcamalarının enflasyondan arındırılmış vaziyette %60-70 düşmesi halinde bunun insanların alım gücüne ne kadar etkileyeceğini nasıl hesaplayabiliriz?

      Sil
  61. Hocam eylül den sonra faiz indirimi gelmezse operasyonel güçler faaliyete geçermi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Operasyonel güçlerin ne olduğunu bilmiyorum.

      Sil
    2. Hocam operasyonel güçler dedikleri cari açığımızi bütçe acigimizi tasarruf açığımızi yani üçüz açığımızi kapatan karşılığında dolar bazinda yillik yuzde 40 ve uzeri faiz alan city of london dir. Dis güçler olmasa beyaz bayrak sallayacak ülke ama sorsan dis güçler kötü. Gülüyorum bizim halkin bu anlayışına. Hem kotulugumuzu istiyor dus güçler ama surekli aciklarimizi kapatiyirlar yine de yaranamiyorlar

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Faizin Doğuşu ve Yasaklanışı